-
Bilge İle Yılanın Hikayesi: “Sende Evlat Acısı, Bende Kuyruk Acısı Hikayesi”
Dün akşam gelişen, başımıza gelen bahtsız olaylar sonucu anlattım bu hikayeyi eşime. “Bu bahtsızlıklarımız, bu hikaye gibi olursa hiç şaşırma!” dedim. Dediğim gibi de oldu. Müneccim bokumu yedim anlayabilmiş değilim…
Son günler yaşadığımız olayların tam tercümesi bu hikayedir…
Bir zamanlar yoksul adamın biri bir yılanla dost olmuş. Adam ne zaman başı sıkışsa, darda kalsa, yılanın kuyusunun başına gidermiş. Orada bekler; yılan da kuyudan çıkıp adama bir altın lira verirmiş. Bu hep böyle sürmüş.
Derken aradan uzun yıllar geçmiş. Adam bir gün hastalanmış. Yataktan kalkamaz olmuş. Sonra oğlunu çağırmış. Oğluna demiş ki: “Filanca kuyunun yanına git. Orada bekle, bir tane yılan çıkacak oradan. O yılandan korkma dosttur o yılan. Yılan sana bir altın lira verir onu alır gelirsin” demiş…
…..
-
Benim Hikayem
“Bir insanı sevmekle başlayacak her şey” demiş üstad. Benim Hikayem’de böyle başladı…
Etrafımı saran olumsuzluklar, içinden çıkılmaz hale gelmişti yaşadığım sandığım hayat. Bir çıkış yolu olmalıydı. Güçlü değildim ben, daha yaşım neydi. Güç bende ne gezerdi. Hayatı boyunca zorluk görmemiş olan ben, nasıl güçlenmiş olabilirdi ki…
O çıktı karşıma ıslanmış uzun saçları ve dizlerine kadar uzanmış paltosuyla. Elimden tuttu benim. İşte o an “Benim Hikayem” başladı…
Farkında olmadan dünyanın en güzel hediyesini vermişim kendime. O’nu sevmekle kendimle yeniden tanıştım. Aslında ne kadar da güçlü bir insan olduğumu anladım.
O’nu sevmekle sevginin ne kadar değerli olduğunu anladım.
O’nu sevmekle sevilmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu hissettim…
…..