-
Dr. Google Der ki: “Faranjit Olmuşsun. Dediklerimi Yap, Bişiciğin Kalmaz!”
Sağ olsun Şükran sabahın kör saatinde uyandırdı beni. Sabahın kör saati dedikodumuzu yaptık. Aman Allah’ım oda ne, boğazlarım düğüm düğüm. Yutkunamıyorum. “Biraz daha uyuyayım geçer” dedim ama işe yaramadı. Her kime “Boğazım ağrıyor” dediysem “Doktora git” dediler. “Son doktor mağduru olduğum için doktor yüzü görmek istemiyorum kardeşim” dedim ama gitsemiydim acaba diyorum şimdi gecenin bu kör saatinde…
Buzdolabı kapağımızın 2 rafı alıp kullanmadığımız ilaçlarla dolmuş 4 senedir. Hatta sabah alarmım Şükran’ım bile her defasında “Ayıkla şunları” der durur. Dedim “Mutlaka vardır faranjite uygun bir şeyler”. Baktım ve buldum. Hatta kapağı bile açılmamış şurup. Ama üzerindeki etiketinde bir gariplik vardı. Rengi solmuş. Bir bakayım dedim son kullanma tarihine. Amanın 2011.
“Ayıkladım Şükran’ım ilaçları. Çoğunun tarihi geçmiş. İşe yarar tek şey 20’lik dişimi çektirdiğim günden kalma ilaçlar ve gargara.”
…..
-
Sen Uyurken…
Girerim usulca yanına. Boynuna dayarım burnumu. Çekerim ciğerime kokunu. Dakikalarca dururum öyle…
Sen uyurken…
Derin düşüncelere dalarım… Uyutmaz beni korkularım. Sensiz kalmaktan korkarım. Bilirim ölümden gayrısı ayıramaz bizi. “Ya ölürse” derim çocuk gibi. Dua ederim hemen peşine:
“Allah’ım O’na bir şey olursa birlikte olsun. Dayanamaz yüreğim, bekletme beni Onsuz. O yoksa, bende olmayayım.”
Seni o kadar çok seviyorum ki, tırnağına çöp batsa yakarım dünyayı…
…..
-
Ebru Suya İşlenen Nakış Gibidir…
Hani bazı dostluklar geç yakalanır ve insan hayıflanır ya. Benim en erken dostluğum, hatta ilk dostluğum… Ebru’M…
Ebru’dur o. Ebru gibidir. Suya işlenen nakış gibidir. En kırmızısındandır lalenin… Ebru zarafet, Ebru inceliktir.
Tatilimdi Ebru benim. Yaz tatilim, sömestr tatilim. Karne alınır okuldan eve bırakılır ve Ebru’nun yolu tutulurdu. Geceleri geç saatlere kadar oturulur, sabahları öğlene kadar uyumak istenir. Ama sağ olsun Can Dayı kapının camına anahtarını sürterek can alıcı uyandırma şekliyle uyandırırdı.
Televizyon’dan gelen “Teke Tek” sloganıyla “Düm teke tek” diyerek saatlerce güldüren Can’dır O.
Sigara içilmeyen evlerinde sobanın içinde sigara içme taktiğini geliştirmişliğimiz vardır Ebru’mla. Kendi içmezdi ama içene de her türlü imkanı sağlardı 🙂
Aşık oldu Ebru’m. Ayrılacağız sandım, Ebru’m beni eskisi gibi sevmeyecek. Ama öyle olmadı. Daha bir kuvvetlendi bağımız. Daha bir anne oldu bana. Daha çok korudu, kolladı. Sanki daha çok sevdi beni Ebru’m…
…..
-
Al Erik – Sarı Erik
Latince ismi “Prunus domestica” olan erik, içeriğindeki maddelerle çok sayıda hastalığa karşı koruma sağlar. Farklı dönemlerde olgunlaşan eriğin, farklı biçim ve büyüklükteki meyvelerinin ince kabuğu, türlere göre sarı, yeşil, kırmızı ve mor renklerdedir. Ben “Al – Sarı Erik”ten bahsedeceğim…
Geçtiğimiz bayramda köyümüzde (Karabük – Eflani) bolca yediğimiz Al Erik… Başkalarından duyduğum ismi “Sarı Erik”.
O kadar güzel bir tadı var ki. Ben çok fazla erik sevmem ama Al Erik olunca asla hayır demem.
Al Erik faydalı bir meyveymiş. Çok fazla tüketilince ishal yapıyor o konuda tecrübeliyim 🙂
İçerisinde B Vitamini olduğundan, özellikle sıkça B Vitamini eksikliği yaşayan biz kadınlar için tüketilmesi faydalı bir meyve…
…..
-
Temizlik Hatalarım!
Temiz miyim? Ben kendimi pek temiz bulmam ama çevrem temizlik hastası olduğumu iddia eder. Özellikle Annem her defasında “Temiz evi temizliyorsun” der. Hani şu bunalımımı attığım gün varya… Yazısı burada…
O günden sonra eski alışkanlıklarıma dönmüş durumdayım. Ruhumu dinlendiriyor Sezen eşliğinde Domestos kokusu…
Hani bidonda satılır ya Domestos 4 litrelikler. Ben onu 1 ayda tüketiyorum.
Bulaşıklar yıkanırken mutlaka koyarım. Beyaz çamaşırlara, yer temizliğinde, tuvalet ve banyonun zaten olmazsa olmazı. Öyle ölçülü falan da değil. Deviririm bidonu Allah ne verdiyse. Eskiden bir komşumuz vardı. “Elimdeki soğan kokusuna bayılıyorum” derdi. Bende “Domestos kokusuna bayılıyorum” 🙂
Mesela cânım kıyafetlerim hep çamaşır suyu kurbanı olup, sonrasında yer bezi olmuştur…
…..