-
Eşime Doğum Günü Mektubu
Hiçbir zaman, duygularımı ve düşüncelerimi ertelemedim… Yaşamak istediğim hiçbir anı yarına ertelemedim… Yarınlara bırakıp da tehlikeye atmadım isteklerimi… Hep yarınlar için hayaller kurmak, gelip gelmeyeceği belli olmayan günleri beklemek bana göre değil…
Aşk vardır, hep “O” var olandır. Aşkı bir kenara koyup, öylece onu seyredemezsin. Bir adım atmalısın aşka doğru, bir el uzatmalısın…
Aşkın anahtarı nedir? Cesarettir. Cesur olmak gerekir bir sevdayı yaşamak ve büyütmek için?
Sana Aşık oldum.
Erteleyemezdim seni, seninle aynı atmosferde nefes alıp uyumayı, senin kokunla uyanmayı, birlikte yemek yemeyi, kahve içmeyi, kavga etmeyi, sevişmeyi…
Seni Seviyorum…
…..
-
“Derdini Anlatma, Yaz!” Diyen Can Dostumun Sözünü Dinliyorum ve Yazıyorum…
Kendim içinde yaşadığım oldu hayatta, başkaları içinde. Şu sıralar başkaları için yaşadığım hayattayım. O üzülmesin, o kırılmasın, o yalnız kalmasın… O’nun kalbi dayanmaz, O çok üzülür, bir daha O’nu /Onları üzemem, O’nun şekeri çıkar…
Ne yapıyorum ben? Ne için bunca mücadelem. Salak gibiyim. Hakikaten salak gibiyim. Ne yapacağımı bilmeden, neyi ne için yaptığımı bilmeden uyanıyorum sabahları. Bıkkınlığım hazırlanırken başlıyor. O mutsuz Nihal kapıdan başka Nihal olarak çıkıyor. Gülen, şen… Nasıl bir maskedir bu bilmiyorum. Saniyede takıyorum yüzüme. Hiç zorluk çekmeden. Koşturuyorum, iş için yapabildiğimi yapıyorum, yapamadığımı öğrenmeye çalışıyorum. Dedim ya, salak gibiyim. Ensemde bir çip var gibi. Varlığınıda hissediyorum. Orada birşey sürekli ağrılı. Öyle ortalarda koşturuyorum. Sonra…
Arabadan indiğim an maske kendiğinden düşüyor. Çipin verdiği şiddetli ağrı dahada yoğunlaşmış durumda. Eve giriyorum. Çok yabancı bir ev. Benim evim gibi değil. Her santimetresini ellerimle sildiğim ev değil. Pislik içinde, çamaşır telinde günlerdir bekleyen çamaşırlar ve artık yumuşatıcı kokusu yerine sigara kokusu sinmiş üzerine…
…..
-
Koca Koca Binalar ve Korkularım
Koca koca binalar, ama nedense sokaklar bomboş…
Küçük bir mahallede büyüdüm ben. Akşamları saklambaç oynardık sokak lambasının beton gövdesinde. Aydınlattığı kadar yerde de çelik – çomak, sek sek… Her akşam değişirdi oyunlar. Kar yağdığı zaman kardan adam yapardık, kar topu oynardık. Ve karanlıktan hiç korkmazdık…
Akşam yemeği yendikten sonra çay demlenirdi ılık yaz akşamlarında. Önce annem babama çayını verir, daha sonra kaçardı o da bizimle beraber. Bilirdi ki arkadaşları ya Fatma Hanım’ın kapısının önünde ya da çoktannn kendi kapısının önüne toplanmışlardır. Bilirdi herkes, birşey demezdi babam. Kahveside yoktu, sigarasıda. Haberleri izler erkenden yatardı. Eğer gelmezse hanımının arkadaşlarından birinin eşi iki çift siyaset konuşmaya. Sevmezdi babam siyaseti. Ama dinlerdi. Çok konuşmazdı. Çok konuşana kızardı. Ama belli etmezdi. Kumanda hep bizde olurdu. Biz ne izlersek onu izlerdi…
…..
-
Merhaba, Ben Nihal!!
Merhabalar;
İlk yazımla öncelikle kendimi tanıtmak isterim sizlere.
Bir çoğumuz gibi hayatında vazgeçilmezleri olan, 26 ay 15 günlük evli, eşini çok seven ve değer veren, eşi yemek yediğinde kendi yemiş gibi doyan…
Annesini çok seven ve özleyen, annesinin kokusunun dünyanın en güzel kokusu olduğunu söyleyen, ziyarete gideceği zaman annesi “Ne pişireyim kızım sana” dediğinde pırasa yemeği ve beyaz lahana sarması isteyen…
Babasını çok seven ve özleyen, hayatı boyunca istediği “Evleneceğim adam babam gibi olsun” u sonunda bulan, ama nedense sevgisini babasına bir türlü gösteremeyen…
…..