-
Bu İşte Bir Yalnızlık Var!
Engin Altan Düzyatan’a karşı fazla cool duruşunu sevmediğimden ön yargılı, Tuna Kiremitçi’ye İclal Aydın yüzünden hala kızgınlığımdan (ki neden kızıyorum onuda bilmiyorum), ama Özgü Namal hayranlığım yüzünden izlediğim film. Bayıldım!
Engin Altan Düzyatan’a karşı fikirlerimi değiştiren film oldu. Konusu değişik ve güzeldi. Beni ağlatırken aynı zamanda gülümseten filmleri çok seviyorum. “Bu İşte Bir Yalnızlık Var” ağlatıyor, güldürüyor, kalbi acıtıyor…
Güzel bir film. Ben çok beğendim. İzlemenizi tavsiye ederim……..
-
Gerçek Hayattan Uyarlanmış En İyi Filmlerden Biri: “Conviction – Mahkumiyet”
Hayatımda izlediğim en iyi filmler listesinde yer alan Conviction – Mahkumiyet filmi 2010 yapımı. Yaşanmış bir hayat hikayesi olan film, Hilary Swank ve Yeşil Yol filminden tanıdığımız Sam Rockwell’ın muhteşem oyunculuğu ile birleşince seyirci üzerinde sağlam etkisini bırakıyor…
Çocukluğunuzdaki mutlulukları ve acıları paylaştığınız canınız, kardeşiniz günün birinde cinayetten yargılanıyor. O dönemde DNA testi olmadığı için, kurbanın üzerinde bulunan kan örneğinin grubu kardeşinizin ki ile aynı ve aynı zamanda şahitler bile var. Bu yüzden kardeşiniz müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. İyi bir avukat tutacak paranız yok. Ne yapardınız? “Hukuk fakültesine gider avukat olurdum, kardeşimi kurtarırdım” diyen kaç kişi olur ki. İşte Betty Anne Waters, kardeşinden bir kere bile şüphe duymadan, “Cinayeti sen mi işledin?” diye sormadan, hayatını kardeşine adıyor. Avukat oluyor. 18 yıl süren büyük mücadelenin sonunda kardeşini kurtarıyor…
…..
-
Sarsıcı Bir Film: “American History X” – Geçmişin Gölgesinde
“Nefret Yüktür!” diyor Derek… Çünkü yaşamı boyunca inandığı inançlarının, bir zaman sonra koskoca birer yalan olduğunu anladığı zaman çok geç kalmıştı. Nefret ondan her şeyini götürmüştü…
“Hayat sürekli kızgın yaşanmayacak kadar kısadır…”
Filmi izlerken hep bugünümüzü düşündüm. Kişiler ve kesimler farklıydı belki ama bugünümüzün Türkiye’sinden farksızdı. Adım başı karşımıza çıkan, nefretle bahsettiğimiz Suriyeliler geldi aklıma. Aramızdaki farkları renkleri ve inançları bile değil oysa. Hemen hemen aynı renge sahibiz ve aynı dine mensubuz. Ama nedense onlardan nefret ediyoruz. Onları istemiyoruz. Nedeni belli. Ekmeğimizi hiç bir zaman paylaşmayı sevmedik. Onların bu topraklarda yaşamaya devam etmesi demek, ekmeğimizi bölmemiz demek. İş sahasında çoğu işveren Suriyeli çalıştırmayı tercih ediyor. Çünkü canım vatandaşım asgari ücrete hayatını idame ettirmekte zorlanıyor. Ama Suriyeli öylemi? Amaç ekmek parası. Evine bir lokma ekmek götürmek için 3 kuruşa çalışıyor.
“Yaratılanı Sevdim Yaratandan Ötürü”
…..
-
En Güzel Aşk Filmlerinden Biri: The Notebook – Not Defteri
İzlemeye değecek bir aşk filmi arıyorsanız eğer “The Notebook” izlemeye fazlasıyla değer…
Rachel McAdams, Ryan Gosling, Gena Rowlands ve James Garner’ın oyunculuklarını yaptığı The Notebook filmini bu hafta sonu izleyebildik. Uzun zamandır izleme listemizde olan film, 2004 yapımı. Genelde klasik aşk filmlerine göre süresi uzun. 123 dakika. Film o kadar sürükleyici ki zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
Zengin Kız Fakir Oğlan’ın Aşk Hikayesi
Allie: Kimi seçersem seçeyim birileri mutsuz olacak.Noah: Lanet olsun birilerinin ne istediğini bırak! Sen ne istiyorsun?
Genelde erkekler “Sen ne istiyorsun?” diye sormazlar. Eğer biri sizin ne istediğinizi önemsiyorsa, işte o Aşk, o anda, tarihe adını altın harflerle yazdıracak kıvama gelmiştir…
…..
-
720 Saat Yani 30 Günlük Film: Ambiance
Ölmezde sağ kalırsak eğer 2020 yılında gösterime girecek olan Ambiance filmini izleyeceğiz. “720 saat film mi olur?” diyoruz ama belkide böyle filmleri daha çok seveceğiz…
İsveçli sanatçı ve yönetmen Anders Weberg rekor kırmayı hedefliyor. Ambiancé ismini taşıyan filmin 72 dakika süren ilk fragmanı yayınlandı. Fragman 20 Temmuz’a kadar yayında kalacak. Filmin 7 saat 20 dakikalık ikinci fragmanının 2016′da, 72 saatlik üçüncü fragmanının da 2018′de yayınlanacağı söylendi. Son raund 2020.
Sinemaseverler olarak merakla bekliyoruz…
…..