Kırklareli – Kıyıköy Maceralarımız
Günü birlik gidip dönebileceğimiz güzel bir yerlere gitmek istedik abimlerle. İnternetten araştırmalarımız sonucu Kıyıköy’ de karar kıldık. İyide yapmışız. Çok güzel ve görülmesi gereken yerler arasında… Doğası, konumu özellikle de insanları. Tam bir Trakya insanları. Doğal ve sıcak. Gezi fotoğraflarından bir kaçını paylaşmak istiyorum. Ama şu bir gerçek ki gidip hem dönülecek bir yer olsada, insana yetmiyor. Dönmek istemiyor insan. Yörede kamp alanları ve pansiyonlar mevcut. Hemde çok uygun fiyata olduğu söylendi…
Kırklareli – Kıyıköy: Antik çağlardan kalma bir merkez; Kıyıköy (Sihirlitur)
İstanbul’un yanıbaşında Karadeniz sahilinde yer alan Kıyıköy, temiz havası, bozulmamış mimari dokusu, eşsiz güzellikteki doğası, leziz deniz ürünleri ile dikkat çekiyor. Yılın ikinci ve üçüncü ayında başlayıp, dördüncü aya kadar devam eden ve lezzetli balıklar listesinde üst sıralarda yer alan kalkan balığı ile ünlü Kıyıköy’de hem doğaya, hem tarihe yolculuk yaparak farklı bir haftasonu geçirebilirsiniz.
Antik çağlardan bu yana yerleşim merkezi olan Kıyıköy, Trakya’nın Karadeniz sahilinde, Kırklareli’nin bir ilçesi. Koruma altındaki yöre, İstanbul’a 164 km. uzaklıkta şirin, huzurlu, sakin bir tatil merkezi.
Her iki yanından akarak denize ulaşan “Pabuç” ve “Kazan” adlı derelerin arasında yarımada gibi uzanan yüksek bir tepede yer alan Kıyıköy, çarpıcı coğrafyasıyla ilgi çekiyor. Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla oyulan kıyı kayaların kimisi anıt kaya olarak, kimi de derin mağaralar olarak göze çarpıyor. Bir zamanlar korsan teknelerin saklandığı koylar içindeki dev mağaralar günümüzde de ziyaretçilerin akınına uğrarken, Kartaltepe’den görünen manzara ziyaretçileri büyülüyor. Derelerin kavisli akışıyla oluşan dairesel kumsal, yaz aylarında kampçı ve deniz severlerin gözdesi. Aynı kıyıda yer alan, önüne dek araçla gidebileceğiniz, kayalara oyularak yapılmış mağara kilise de bir başka görülmesi gereken antik kalıntı. Şehir suları, tipik köy evleri, dantel gibi işli Karadeniz kıyıları, görebilecekleriniz arasında.
Şayet gezinizi yaz aylarında yapmayı planlıyorsanız, ne tarafa aktığı belli olmayan durgun derelerde kiralayabileceğiniz bir sandalla kuş ve kürek sesi eşliğinde tekne gezisine çıkabilir, derelerde balık tutabilirsiniz. Bölgede piknik yapabileceğiniz küçük şelale ve dere kenarı gibi uygun ortamlar da bulunuyor. Fotoğraf çekmek, resim yapmak gibi sanatsal uğraşlara meraklı olanlar da kendilerine uygun yerler bulabilir. Tüm geziniz sırasında denize yüksekten bakan restoranlarda günlük deniz ürünlerinin lezzetini tadıp, Kartaltepe’den Kıyıköy’ün seyrine doyum olmayan manzarasına, dağların arkasından batarken moraran güneşin son ışıklarına bakarak çay bahçelerinde yorgunluk atabilirsiniz.
…….
İnternetten araştırdık araştırmasına ama yolu bulabilmemiz ve rahatça gezebilmemiz için elimizde sadece bu sevimli harita vardı.
Resmin Üzerine Tıklayarak Fotoğrafı Orjinal Boyutunda Görebilirsiniz.
Yol tabelalarını izleyerek kolayca ulaştık Kıyıköy’ e. Yeşil ve deniz mis gibi…
Arabayı park ettikten sonra ilk durağımız burası oldu. Balıkçı tekneleri, deniz uzun zamandır özlemini duyduğumuz manzarayla ciğerlerimize kadar işledi…
Pan Dondurma Cafe’ nin manzarası. Sıcak çay eşliğinde muhteşem oluyor.
Bir yerlerden davul zurna sesi geliyordu. Sesi takip ettik ve gelin evine ulaştık. Takıları takılan gelin damat evine doğru yola çıkmak üzereydi.
Bir evin bahçesinde açan çiçek…
Aya Nikolata Manastırı…
6. yüzyılda ( MS 527 – 565 ) Jüstinyen döneminde yapılan Aya Nikola, kaya manastırlarının en iyi örneklerinden biridir. 19. yüzyılda önüne ahşap bir mekan ilave edilmiş olmasına rağmen bu bölümden günümüze herhangi bir kalıntı ulaşmamıştır. Kayalara oyulmak sureti ile oluşturulan manastırın zemin katı kilise, daha aşağıda bulunan bodrum katı ise ayazmadır. Ayrıca keşişlerin dinlenme ve ihtiyaç hücreleri de mevcuttur.
6. yüzyılda yapılan ve Bizans döneminin dini eserleri arasında yer alan bu manastır, kayalara oyularak inşa edilmiş. İlçenin kuzeybatısındaki vadinin yamacında yonca planlı bir şapel, tek nefli büyük planlı bir kilise ile bunun yanında düzensiz yerleştirilmiş odalar, mezar şapeli ile düzgün hücrelerden oluşan kompleksin duvarlarında kazınmış haçlar, bazı resimler, çeşitli kabartmalar bulunuyor. Kıyıköy ortaçağ Salmydessosu ‘nun surla çevrili alanı içinde yer almış doğusu Karadeniz’e, kuzey ve güneye bakan yamaçları dere vadisine dimdik inerken, sadece batı yönü geçit vermiş antik kentin surları, ilk kez Lustirianus döneminde 6. yüzyılda yapılmış. 9 ve 10. yüzyılda da onarım görmüş. Duvar yüksekliği yer yer 6 metreyi bulan surların kalınlığı ise 2.20 metre.
Sahili…
Hancı…
“Sen ne iş yaparsın” dedi abim. “Gelenleri yediririm, içiririm, yatırırım” dedi. Kendisini tanıma fırsatı bulamadık ama yüzü pamuk gibiydi…
… ve dönüş yolu…
Dönüşte (Saray) yolumuzun üzerinde giderken fark ettiğimiz, domates ve biber tarlasına uğramadan edemedik. Domateslerimizi ve biberlerimizi ellerimizle toplamanın tadına vardık. Kavunlarımızı, manda yoğurdumuzu ve keçi peynirimizi alarak, güzel bir günün ardından evimize döndük.
neoppelia
16 Mart 2011 at 02:53