Aaa Kadınım, Eteğindeki Taşları Döktün mü Kadınım?
İki kadın düşünün. Gelin ve kaynana. Biri tahminlerimize göre 90 küsür yaşında, diğeri 63…
Günlerden bir gün. Gelin eşiyle konuşurken kaynana araya girer.
“Ne dedikodu ediyorsunuz? Beni mi konuşuyorsunuz yoksa?” der bazen az işiten bazende en kısık fısıltıyı duyan kulağıyla duyduğunu sanmıştır bir kere…
“Ne dedikodusu Anne? Oradan buradan sohbet ediyoruz” der yaşı 68 olan kaynananın oğlu…
“Ben senin dedikodu yapmayacağını biliyorum Oğul da, bu kadın yapar. Beni mi anlatıyor sana? Yine ne yapmışım, neyimi şikayet ediyor?”
“Anne alma kızın günahını (Kadın 60 yaşındadır ancak, eşinin gözünde hala ilk evlendiği gün gibi), vallahi de billahi de adını bile anmadı.”
Bu arada gelin bulaşıkları topluyor hiç sesini çıkartmadan.
“Anmaz tabi adımı. İstemiyor ki beni. Ölmemi istiyor.”
Artık dayanamaz gelin. “Keşke dayansaydım” der çokça vakit sonrası…
“Anne, neden böyle yapıyorsun? Hiç bir konu yokken, kavga mı istiyorsun?” der gelin bitkin haliyle…
“Kavga isteyen sensin. Dişlerin mi gıcırdıyor? Kavga istiyorsun sen. Söyle derdini?” der kaynana.
…………
Sonrası mâlum…
Sözler… Bitmek tükenmek bilmeyen sözler…
Yıllardır içinde biriktirilmiş, büyütülmüş sözler…
Son sözün sahibi kaynana olur:
“Aaaaa, gadunuuummm (kadınım), eteğindeki taşları döktün mü gadunuuummm (kadınım)” memleketine has şivesiyle…
Sonra ne mi oldu?
Gelin kaynana hala küsler. Aynı evde yaşıyorlar, aynı sofraya oturuyorlar. Aynı şeylere gülüyorlar ama susuyorlar…
Hikayede bahsi geçen kişiler benim Canım Annem ve Babaannem. Alaycı lafımızın sahibi Cemileciğimiz, Can Babaannemiz…
Annem der: “Bende yaşlandım artık, yaşım 63 oldu hala kaynanayla uğraşıyorum.”
Ahhh be Annem. Senin kaynanan. Babamın annesi, bizim babamızın annesi. Çok seviyoruz kendisini. Allah sanada Onada upuzun ömürler versin…
Bir Cevap Yazın