Elif’im
Elif, Elif’im…
Uyutmadı yine hasretin…
Ne vakit geleceksin, ne vakit yüzümü güldüreceksin bilmiyorum. Ahhh bir gelsen, yüzünü görsem. Kokunu içime çeksem “Elif, Elif’im” desem…
Soruyorlar seni. Artık konuşmak istemiyorum. Umutsuz değildim. Ama umutsuzluğa ittiler beni. İnadına, inadına… Sanki yaramı kanatırcasına soruyorlar seni. “Belkide gelmez” diyemiyorum. Aklım yetmiyormuş gibi akıllar vermelerine tahammül edemiyorum. Bildiğim şeylerin konuşulmasını istemiyorum…
Ya gelmezsen, ya kendine hasret bırakırsan beni. Ahhh Elif, Elif’im. Dayanmıyor yüreğim…
Geceleri uyuyamıyorum. Kokun dolanıyor sanki boynuma. İçime çekiyorum, çekiyorum, çekiyorum… Sonra kokun yok oluyor. Boynuma dolanan kokun değilde, gelmeme ihtimalinin korkusu oluyor…
Elif, Elif’im…
Uykumu kaçıran gözlerin. Nasılda iri iri bakıyorsun gözlerime. Ahhh yokmu o köfte burnun. Upuzun sırma saçların. Melez tenin, incecik bedenin…
İsmi gibi uzun, ismi gibi ince ve narin Elif’im. Ne güzel yakışır bu isim sana. İsmi gibi dik, ismi gibi başına buyruk Elif’im.
“Birşeyi çok istersen olurmuş. Ben seni çok istiyorum” demiştim sevdiğim adama. Oldu. Öyle çok istedim ki, oldu…
Senide çok istiyorum Elif’im. Ama gelmiyorsun. Gel ne olur. Ne olur sensiz geçen uykusuz gecelerimi, varlığınla uykusuz bırak…
Özlem
06 Aralık 2014 at 13:24Nihal
08 Aralık 2014 at 16:41