Verilen Mücadelenin Sonuna Gelinmiştir… Sanırım Depresyondayım!
Koca kışı geçirdik, sorun üstüne sorunlar yaşadık. “Kazasız belasız atlattık” dedik, ama psikolojimin içine etmişim haberim yokmuş…
Bugün Yumurcak TV’yi izlerken buldum kendimi. “Üçgennn, kareee, daireee. Aaaa araba, uçak. Üçgen, kare ve daireden şekiller yapıyoruz. Çok eğlenceli değil mi?”
🙂 Ağlanacak halime gülüyorum artık…
Dumlupınar’ın Hazin Öyküsü’nü bilir misiniz? Ben uzun yıllar önce ilk Ali Kırca’nın albümünde Jülide Gülizar’dan dinlemiştim.
Çanakkale Boğazı… Narburnu açıkları…
4 Nisan 1953… Saat 02:15
Jülide Gülizar anlatıyor:
“Uzun ve yorgun bir seferden dönen Dumlupınar denizaltısı, Naraburnu açıklarında, İsveç bandralı Nabold şilebiyle çarpıştı…
Sessiz, soğuk ve karanlıktı gece…
Dumlupınar başından aldığı şiddetli darbeyle birkaç saniye içinde sulara gömüldü…
Gemideki 81 kişilik mürettebattan sağ kalan 22 kişi, geminin arka bölümündeki torpido dariresine sığındı. Mahsur kalanların su yüzüne fırlattıkları telefon şamadırasıyla denizaltıyla temas kuruldu… Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için herkes seferber oldu… Bu arada oksijeni idareli kullanmaları için aşağıdakilere gerekmedikçe konuşmamları, şarkı-türkü söylememeleri, sigara içmememleri söylendi… Ancak, saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda, karanlıkta bekleyen 22 kişiye herşeyyine aynı sözcüklerle anlatıldı: Konuşabilirler, türkü söyleyebilirler, hatta cigara bile içebilirlerdi…”
Şamandradaki telefon hattının öbür ucundan tüm Türkiye, denizaltıda tevekkülle ölüme yatmanın hüzünlü ama başı dik türküsünü dinledi:
Ah bir ataş ver cigaramı yakayım
Sen sallan gel ben boyuna bakayım
Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Yanık olur anaların yüreği
Vur ataşı gavur sinem ko yansın
Arkadaşlar uykulardan uyansın
Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Yanık olur anaların yüreği…
Böyle hüzünlü anlarımda aklıma hep o söz gelir. “Artık sigara içebilirsiniz.” Umudun bittiği anım bu olsa gerek…
Bir Cevap Yazın